ÇOCUK VE MAHREMİYET
2000’li yıllar gelirken “milenyum” sıfatının hangi yükler eşliğinde hayatımızı etkileyeceğini çoğumuz bilmiyorduk. Öyle ki boydan boya camlı ve perdesiz “modern” evleri ya da herkesin birbirini gördüğü ve çalışma özelinin ortadan kalktığı fazlasıyla “open” ofisleri hayal bile edemiyorduk belki de. Oysa ki olağanca kuvvetiyle bastıran bu açıklık felsefesi, farklı değerlerin de yavaş yavaş ortadan kalkmasına ve hayatları olumsuz yönde etkileyecek durumların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyordu. 21. yüzyıl bizlere, özellikle “mahrem” duygusunun ve bilincinin baltalanması olarak zarar veren yönleri ile son sürat ilerlemekte ne yazık ki.
Bu zararların başında ise bilinçsizce artan sosyal medya ve teknoloji kullanımının ortaya çıkardığı ve çok hazin sonuçlar doğuran, çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar olayları gelmektedir. Elbette tek sebep olarak bu iki alanı düşünmek yanlış olur. Temelde sorumsuzca ve yanlış yetiştirilen çocukların zaman içerisinde birer yetişkin haline gelmeleri ve sosyal alanlarda diğer insanlara zarar veriyor olmaları toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Sosyal medya ve teknoloji kullanımı özünde merak duygusunu barındırır. Ve merak aslında hem çocuk için hem de yetişkinler için doğal bir süreçtir. Ancak önemli olan merak duygusunun doğru bir şekilde giderilmesi ve özellikle çocuklarda gelişim sürecine zarar vermemesinin sağlanmasıdır.
Bu noktada karşımıza iki önemli kavram çıkmaktadır: cinsellik ve mahremiyet. İki konu da aslında genel geçer yapıya sahiptir. Ancak kültürel ve ahlaki farklılıklar bazı değişikliklere sebep olabilmektedir. Belki de bizlere düşen bu farklılıkları tamamen ortadan kaldırmak ve tüm dünyaya aynı şekilde geçerli olan “mahrem” normları öğretebilmektir. Örnek verecek olursak; sünnet tamamiyle sağlık için gerçekleştirilen bir işlemdir. Ancak biz toplum olarak bu olayı fazlasıyla büyütmekte hatta “düğününü” bile yapmaktayız. Gözlemlediğim bazı örneklerde bu durumun fazlasıyla abartıldığı ve sünnet olan çocuğun bile küçük yaşta bu duruma tepki gösterdiğini söylemem mümkün. Öyle ki aileler sünnet öncesi ve sonrası olarak iki ayrı dönemde çocuğu sürekli aynı mevzuya maruz bırakmakta, konu üzerinden çocuğun mahremiyetini gözetmeksizin şakalar yapmakta, hatta sünnet sonrası “göster amcalara-teyzelere” durumunu ortaya çıkarmaktalar. Bu “gösterci” zihniyet, daha sonra, artan teşhircilik vakalarının da baş düşmanı oluvermektedir. Oysa ki mahremiyet bilinci çocuğa aile yerleştirilir ve eğitim için uygun yaş 0-6 yaş arasıdır. Yani ne yazık ki çocuk için en kıymetli olan dönemde aileler kesinlikle olmaması gereken şekilde çocuğunu yönlendirmeye başlar. Bu durumun ortadan kalkması için “mahremiyet eğitimi” konusuna değinmek yeride olacaktır.
Öncelikle cinsel eğitim mahremiyet eğitimi değildir. Mahremiyet eğitimi çok daha kapsamlı bir kavramdır. Cinsel eğitimin içeriğinde; çocuğun gelişim süreci, yaşayacağı fiziksel ve duygusal gelişmeler, ailesine soracağı sorular ve özellikle kendi cinselliğini tanımlaması yer alır. Mahremiyet eğitimi ise; cinsel bilgilere ilaveten kendisinin ve başkalarının “özelini” fark etmesi, sosyal hayatta kendi özel alanını koruyabilmesi ve doğru şekilde sınırlar koyabilmesi konularını içerir. Cinsellik eğitimi aile dışında bilimsel kitaptan veya yetkili kişilerden de alınabilirken mahremiyet eğitimini anne-baba verir. Mahremiyet eğitimi çocuğun kişilik bütünlüğünün, ruhsal iyilik halinin ve cinselliğinin korunabilmesi açısından çok önemlidir. Bu eğitimi doğru şekilde verebilmek için anne babanın da yeterli bilgi ve donanıma sahip olması gerekmektedir.
Aile her zaman çocuğun koruyucusu ve öğretmenidir. 0-3 yaş döneminde olan bir bebeğe elbette eğitim verilemez. Ancak çocuğun bakımında yer alan bireyler onun mahremiyetine saygı duyarsa, mahrem bilinci kazandırılmaya başlanır. Yankı Modeli’ne göre anne-baba çocuğu için yankıdır. Ebeveynler çocuğunu yetiştirirken uygun şekilde davranmalıdır. Ne var canım o daha bebek / çocuk düşüncesinin mahremiyet eğitiminde yeri yoktur.
Mahremiyet eğitimi verilirken belli başlı noktalara özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki Özel Alan Tanımlama’dır. Daha bebekliğinden itibaren ailesi ve çevresi tarafından özel bölgelerine saygı duyulan bebek, 2 yaş itibariyle bu bölgelerin gizlenmesi gerektiğini öğrenmeye başlar. Özel alanlarının gizlenmesi ve anne-baba bir de doktorlar dışında bu bölgeye kimsenin dokunmaması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Çocuğa öğretilen özel alan aynı zamanda anne-baba ve diğer tüm insanların da özel alanlarıdır. Bu alanlar kimseye gösterilemez. Çocuk bunu talep ettiğinde izin verilmemelidir ve anlayacağı şekilde yumuşak bir dille açıklama yapılmalıdır. Cinsel organlar bireyler üzerinden değil kitaplar veya çocuk hikayeleri üzerinden anlatılmalıdır.
İkinci önemli nokta Çocuğun Cinsel Organını Sevgi Objesi Yapmama’dır. Bebeklikten itibaren çocukların (özellikle erkek çocuklarının) cinsel organına dokunup onları konu yaparak sevmek kesinlikle yanlıştır. Bebekleri ve çocukları severken dudaktan öpme, özel alanlarına dokunarak sevme, mahrem bölgelerini sözel olarak sevgi unsuru olarak kullanma “öperim, yerim, severim…vb” gibi cinsel içerikli kabul edilebilecek davranışlar sevgi gösterme aracı olarak kullanılmamalıdır. Bu davranışlar çocuğun özel alanını ihlaldir. Bu durum çocukların cinsel organlarının konu olmasını normal olarak düşündürür ve kendilerini istismarcı kötü niyetli insanlardan korumasını engeller. Çünkü normal olarak gösterilen bir duruma çocuk tepki vermeyecektir. Bu sebeple yetişkinlerin konuya çok özen göstermesi gerekir. Öyle ki bebeklik ve okul öncesi dönem boyunca çocuklar iyi ve kötü dokunuşu ayırt edemeyebilir. Bu nedenle çocukların bezini değiştirirken, krem sürerken veya temizliklerini yaparken çocukların cinsel organlarıyla oynamak doğru değildir. Bu işlemler olabildiğince hızlı ve oyun haline getirilmeden, fazla baskı uygulanmadan ve şakalaşmadan tamamlanmalıdır.
Üçüncü önemli nokta Çocuğun Özel Alanlarına Saygılı Olma’dır. Bebeklik döneminden itibaren çocuğun özeline saygılı olmak çok önemlidir. Altını değiştirirken, emme sürecindeyken veya üstünü değiştirirken başka bir odaya gitmek çocuğun mahremiyetine saygı duymaktır. Farklı cinsiyetlere sahip olduğumuzu fark eden çocuğu iç çamaşırı ile yıkamak, 3-4 yaş itibariyle kardeşleri beraber banyo yaptırmamak, çamaşır değişimi yaparken ve temizliğine yardımcı olurken doğrudan özel bölgesine bakmamak çocuğun özel alanları öğrenmesine ve ona saygı duyduğumuzu anlamasına yardımcı olur. Tuvalet eğitimi vermeye başlanılan dönemden itibaren de kendi temizliklerini yapmayı öğretmeli ve mümkün olduğunca çocuk tuvalette yalnız bırakılmalıdır. Aynı şeyi yetişkinler de onlardan bunu talep etmeli ve özelini kesin bir dille ifade etmelidir. Çocuğun tuvalet ihtiyacını, lazımlık kullanıyorsa, banyo – tuvalet hariç evin başka bir alanında gidermesine fırsat verilmemelidir. Yine aynı yaş döneminde, anne-babanın yatak odasına kapıyı çalarak girmeyi öğretmeli ve çocuklara model olabilmek adına yetişkinler de onların odasına aynı şekilde onay bekleyerek girmelidir. Çünkü odalar özel alandır ve mahremiyet ihlali yapılmamalıdır.
3-7 yaş aralığında istismar ve suistimal konularında çocukları eğitebilmek için bazı önemli oktalar vardır. Bu konuyu çocuğa basit bir şekilde anlatabilmek için ilk başta yapılması gereken İç Çamaşırı Kuralı ‘nı (Underwear Rule) çocuğa öğretmektir. Bu kural çok basittir; anne-baba ve doktor (yine ebeveyn gözetiminde) hariç hiç kimse iç çamaşırına ve içinde kalan kısımlara dokunamaz. Bu kuralın temel prensiplerine göre; bedenim bana ait bilinci, izin verirsem bana dokunabilirsin bilinci, dokunulması yasak olan yerlerim bilinci, iyi dokunuş – kötü dokunuş bilinci, iyi sırlar – kötü sırlar bilinci, fiziksel baskıya karşı gelebilme refleksi, “hayır” diyip reddedebilmeyi ve çıplaklığın sınırları çok iyi bir şekilde öğretilmelidir. Çünkü bu dönemde çocuklar okul öncesi eğitim süreciyle tanışır ve aileleri yanlarında olmadan yabancılarla daha fazla vakit geçirmeye başlar. Kendilerini tanıyıp koruyabilmeleri adına bu temel bilgilerin aktarılması gerekmektedir.
Çocuklar büyüdükçe mahremiyet konusundaki hassasiyet noktaları da değişmeye başlar. Bu dönemde çocuklar daha fazla özel mekan talep eder. İlkokul dönemi sonlarına doğru bedensel değişiklikleri de göz önüne alınarak farklı cinsiyetten olan kardeşlerin odaları ayrılmalı, bu mümkün değilse her çocuk için ev içerisinde özel alanlar oluşturulmalıdır. Çünkü dönem itibariyle çocuklar daha fazla yalnız kalmayı, eşyalarını sadece kendisi kullanabilmeyi ve sessizliği tercih etmeye başlar. Özellikle ensest ve pedofili vakalarının bu kadar artış gösterdiği günümüzde “onlar kardeş bir sorun olmaz” şeklinde asla düşünülmemelidir. Çocukların başka insanlar üzerinden öğrenmeye daha açık olduğu bildiğimiz için herhangi bir mahremiyet/ özel alan ihlali fark edildiğinde, ihlali yapan kişiye tepki gösterilebilir ve çocuğun bunu duyması sağlanabilir. Unutulmamalıdır ki cinsellik ve mahremiyet eğitimlerini alan çocuk kendini tanır ve sağlıklı bir kişilik geliştirir.
Son olarak, anne ve babaların taciz ve istismar vakalarını engellemek adına yapması ve dikkat etmesi gerekenleri sıralayacak olursak;
- Çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun bir yabancı ile aynı ortamda yalnız kalmaması gerektiğinin öğretilmesi
- Kim olursa olsun zorla “öpme” “sarılma” gibi eylemleri yaptırılmaması
- Toplu taşımada çocuğun başkalarının kucağına oturtulmaması
- Evde yetişkin çocuğu olan akraba / arkadaşların evine yatılı gönderilmemesi
- Çocukların küfür, uygunsuz şakalar ve el hareketlerinin olduğu durumlardan uzak tutulması
- Sosyal medya kullanımlarının ebeveynler tarafından sürekli olarak takip edilmesi
- Çocuğa sık sık birinin ona “bunu kimseye söyleme” şeklinde bir söylemi olup olmadığının uygun bir şekilde sorulması
- Her gün sıcakkanlı bir tavırla “bugün bana anlatmak istediğin bir şey var mı?” sorusunun sorulması
- Evinin anahtarını taşıyan çocuğa bunu kimseye söylememesinin tembih edilmesi
- Çocuklara bazı durumlarda bağırma, itiraz etme, çığlık atma ve kaçma refleksinin öğretilmesi
- Farklı bir eve gidildiğinde çocukların kapılar kapalı olarak yalnız kalıp oyun oynamalarına müsaade edilememesi ve sık sık kontrol edilmesi olarak özetlenebilir (Akcan, Toplumsal Duyarlılık Merkezi Bülteni)
Özetle, mahrem olan hak olandır ve ciddiyetle korunmalı, sahip çıkılmalıdır. Aksi durumlarda hak ihlal olunur ve mahremiyet son bulur.
Mahremiyet eğitimi verilirken ailelere yardımcı olabilecek kitaplardan bazıları:
- Beni de Bedenimi de Seviyorum , Rayka Kumru
- Kızlar, Oğlanlar ve Beden Bilimi , Meg Hickling
- Bedenim Bana Ait , Pro Familia
- Anne Ben Nereden Geldim? , Ali Çankırılı
- Sır Versem Saklar Mısın? , Jennifer Moore Mallinos
- Kiko ve El
- Ben Nereden geldim? Miniklerin Dünyası , Sergi Camara & Teresa Herrero
- Anne Bu Ne? , Jülide sevim
- Çocuklar İçin Cinsel Eğitim Öyküleri , Yaşam Yanardağ Çelik